×
Hayal Ettiğim Resmin İçinde Olmak, İngiltere
Abide TUNCER
 23.03.2015
  SORGUN GENÇLİK DERNEĞİ
 2187 kez okundu

Yıllardır hayallerimi süsleyen yurt dışına gitme fırsatı hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkmıştı:Erasmus staj hareketliliği…Daha önce Erasmus öğrenim hareketliliğini duymuştum ancak staj konusunda hiçbir fikrim yoktu, ta ki bu sürece dahil olana kadar.Tabi bu fırsatı değerlendirebilmem için  prosedür gereği bir çok şey yapmam gerekiyordu.Öncelikle staj hareketliliğine başvurabilmek için bir kurum bulup o kurumdan   kabul almak, kabul mektubu ile  üniversitenin Erasmus ofisine başvuruda bulunmak,sınava girmek ve  başlangıca adım atacak şanslı kişilerden olmak;yani açıklanan asil listede ismini elinle koymuş gibi bulduğunda ‘işte bu! Şimdi başlıyoruz’ demek. Tabi buradan sonra da yine cos numarası, pasaport, vize derken sizi bekleyen tatlı telaşların bazen fazla adrenalin yaratan yanlarını da  unutmamak lazım.

Gelelim hayallerimin karelerinde olan anları yaşamak için adım attığım bu maceraya: Arkadaşlarım, Erasmus staj hareketliliği diye bir şeyden bahsediyordu; aşina olduğum tek kelime Erasmustu, gerisi hakkında bir bilgim yoktu.Bir iki arkadaşım biraz bahsetti, ancak ben baştan pes etmiştim çünkü kurum bulma işi zaman alan bir süreçti ve benimde sadece 4  -2 günü cumartesi ve pazardı-günüm vardı;bölümümle ilgili kurum, kuruluş ve üniversite bulup onlara mail atmam ,cevap beklemem, kabul almam gerekiyordu ve 4 günde bunları gerçekleştirmem imkansız görünüyordu.Tevafuken bir arkadaşımla bu konuda konuştuk, o da beni ortak bir arkadaşımızın bu konuda bilgisi olduğunu söyleyerek beni ona yönlendirdi.Bu arkadaşımız bana İngiltere’de tanıdığı bir kuruluş ile görüşmem için kurumun iletişim bilgilerini verdi.Kurumla mailleşmelerimizin ve telefon görüşmelerimizin sonunda Erasmus stajına son başvuru gününde -   Pazartesi saat 16:55’te- mesai  bitimine  5 dakika kala başvuru belgelerimizi  çok şükür ki teslim edebilmiştik.Bu kadar gecikmemizin sebebi kurumun yolladığı belgelerde tarih detaylarının yanlış yazılmış olmasıydı,adeta hayatımda yaşadığım en heyecanlı dakikalardan biriydi.

Seçilme faslına gelecek olursak; seçildiğimi öğrendiğimde bir elbise mağazasındaydım, oleyy!!  diye bağıramasamda hemen telefona sarılıp yakınlarıma ve benimle aynı kuruma kabul alıp başvuruda bulunan arkadaşıma haber verdim, o da kazanmıştı ve artık  ‘İngiltere biz geliyoruz bekle bizi!’deme vaktiydi. Süreç  gittikçe daha da heyecanlanıyordu; yukarıda da bahsettiğim üzere özellikle cos numarası alma mevzusu bizi çok uğraştırmıştı.(Birtakım belgeleri British Council’e yolluyorsunuz ve yaklaşık 1-2 hafta içerisinde size,  vizeye başvurarken kullanacağınız bir numara yollanıyor.)Vizeye başvurmak için belgeleriniz tamamlandıktan sonra randevu alıyorsunuz ve ilgili yere gidip belgelerinizi teslim ediyorsunuz, parmak iziniz alınıyor v.s. Belgeleri o kadar özenle hazırlayıp doldurmuştum ki; çünkü en ufak bir hatada vize talebim geri çevrilebilirdi.2 hafta sonra pasaportumu almam için gelmemi söylediler.O heyecanlı gün geldi ve pasaportumu aldım;vizenin olduğu sayfayı gördüm ve bu mu acaba vize diye kendi kendime sordum, çünkü hayatımda ilk defa vize almıştım, arkadaşım da benden 1 hafta sonra vizesini almıştı.Risk alıp biletlerimizi de almıştık, biletlerde hazır olduğuna göre tek yapmamız gereken heyecanla neler yaşayacağını hayal ederek gidiş hazırlıkları yapmaktı.

Ancak her şey her zaman planladığınız gibi gitmeyebiliyor; İngiltere’ye gitmemize 4 gün kala özel bir sebepten dolayı gidişimi bir hafta ertelemek zorunda kalmıştım, tam bir hayal kırıklığıydı.Tabi arkadaşım gitmişti, ben de  1 hafta sonra gittim.Beni Heathrow Havalimanı’ndan almaya arkadaşım gelmişti, bu yönden şanslıydım.İlk dakikalarda rüyada mıyım gerçek mi diye anlamaya çalışıyordum.Ve artık yıllardır hayalini kurduğum  resmin içindeydim…Kalacağımız evi önceden ayarlamıştık,yerleşmem zaman almadı valizim yoktu;çünkü bir şekilde İstanbul’da unutulmuştu, neyse ki aynı akşam gelmişti.

 Geldiğim ilk gün arkadaşımla hemen kalacağımız evin civarını keşfe çıktık. Ertesi gün kurumla tanışma ve  işe başlama zamanıydı.Haftada 20 saat çalışıyorduk;dolayısıyla  bize kalan zaman çoktu..Londrada olduğumuz için boş zamanlarımızda   sürekli olarak önemli müzeleri, görülmesi ve yapılması gereken şeyleri yapıyor ve  ‘to do list’imizi bitirmeye çalışıyorduk. Özellikle hafta sonları bir şehre gitmeye çalışıyorduk.Orada bulunduğum sürede Londra, Bath, Cardiff, Coventry, Dover,Cantebury, Oxford,Belfast, Edinburgh, County Antrim, Cambridge, Greenwich şehirlerini, Birleşik Krallığı oluşturan ülkelerin hepsini;Galler,İskoçya,Kuzey İrlanda’yı ve hatta vizesiz olarak İrlanda’da Dublin’i gezme fırsatını bulduk.

Ramazan ayında orada olduğumuz için  SOAS Üniversitesi öğrencilerinin yapmış olduğu Ramazan Çadırı Projesi vardı; bir arkadaşımın vasıtasıyla gönüllü olarak çalışmak için başvuruda bulunmuştuk ve kabul edilmiştik. Günde 2-3 saat gönüllü olarak orada çalışıyorduk. Dünya’nın her yerinden, farklı milletlerden, farklı dinlerden, farklı ırklardan her yaşta insanın katılımıyla bambaşka bir atmosfere sahip bu ortam bana;birliktelik,huzur,paylaşmak,fedakarlık,saygı,arkadaşlık,dostluk, kelimelerinin bildiğimiz anlamlarının dışında çok daha farklı anlamlarının olduğunu gösterdi.Hala görüştüğüm birçok arkadaşımı orada tanıdım. Orada yaşadığım duyguların bir tarifini yapmaya çalışsam kelimeler kifayetsiz kalır, tek söyleyebileceğim şey; o havayı tekrardan yaşamayı dört gözle bekliyor olduğum. Olur da Ramazan ayında yolunuz İngiltere’ye düşerse bir kerecik olsun o atmosferi yaşamınızı tavsiye ederim. Yapmanızı tavsiye edeceğim birkaç şey : Shakespeare Globe’da bir oyun izleyin, parklarda piknik yapın, Hydepark’ta bisiklet sürün, Edinburgh’da Calton Hill’de gün batışını seyredin, Kuzey İrlanda’da Giant’s Causway ve Rope Bridge’e gidin,Sherlock Holmes hayranlığınız varsa Baker Street’i keşfedin, Picadilly Circus ve Trafalgar Square’i yürüyerek gezin.Yapılacak daha çok şey var, bunlar sadece birkaçı.

Önceden tek başıma yurt dışına çıkmak deseniz, ikna olmam çok zor olabilirdi, şimdi gözü kapalı evet diyebilecek özgüven ile hemen ‘Nereye gidiyorum’u demeye hazırım. Orada tanıştığım insanlardan, gezip gördüğüm yerlerden, yaşadığım şeylerden sonra bir kez daha ne kadar az hayal ettiğimi ve dahası hayallerime ne kadar çok limit koyduğumu gördüm. Önceden ‘Hayır olmaz, yapamamam, bu beni aşar’ dediğim şeyler vardı;ama artık bu kelimeler yerini ‘Neden olmasın?’lara bıraktı.

İngiltere’den Türkiye’ye döndükten sonra ilk 1 hafta uyum sağlamaya çalışmakla geçti.Trafik akışından tutunda metroya binerken kartı  çıkışta tekrar okutma çabalarına kadar, artık siz düşünün;ama Türkiye’yi de çok özlemiştim.(İngiltere’de hem girişte hem de çıkışta kartınızı okutuyorsunuz)Yeniden İngiltere’ye gitmenin hayallerini kuruyorum; belki Yüksek Lisans ya da yine bir değişim programı ile gidebilirim.Bu sene sınavlara hazırlandığım için ne yazık ki kısa süreli eğitimleri bile değerlendiremiyorum.Bu yazıyı okuyan arkadaşlara tavsiyem ‘Hayal defterinizin sayfalarının hepsini doldurmayın, bırakın sayfalarda boş yerler kalsın, hayal bile  edemeyeceğiniz şeyler belki bir gün o sayfaları süsler.’ Yazılıp çizilecek, anlatılacak çok şey var arkadaşlar, ama her zaman eşsiz ve en güzel olan sizin yaşadıklarınızdır.Eşsiz ve en güzel olanları yaşamanız dileğiyle.

Bu güzel şeyleri biriktirmemde emeği olan herkese teşekkürler. Sağlıcakla kalın.

Selda ÖNCEL

Copyright 2021 © Tüm Hakları Saklıdır. Web tasarım Medyatör